Aylin Kalem
Türkiye’deki çağdaş dansın öncü ismi Aydın Teker’in aKabı adlı uluslararası ortak yapımı 2005 yılından beri Avrupa’nın çeşitli festivallerinde sergileniyor, Türkiye’den bir çağdaş dans örneği olarak ilgiyle kabul görüyor. Türk seyircisi ise nihayet iki yıl gecikmeli olarak bu çalışmayı izleme fırsatını 23 ve 24 Eylül’de yakalayacak. aKabı Bimeras Kültür Vakfı’nın düzenlediği iDANS çağdaş dans ‘solo’ festivalinin açılış gösterisi olarak programda yer alıyor.
aKabı’nın yapımı Bimeras (İstanbul), Alkantara (Lizbon) ve Spielzeiteuropa Berliner Festspiele (Berlin) işbirliğiyle gerçekleştirildi. Provalar yaklaşık iki yıl sürdü. Aydın Teker dansçılarıyla bir tür laboratuar niteliğinde bir çalışma süreci yaşadı. Teker, öncelikle üretim sürecine ortaya bir sorun koyarak başladı ve bundan sonra da birlikte bu sorunla başa çıkma yöntemleri geliştirdiler. aKabı’nın temelini bu sorun oluşturuyor: Yüksek ve alışılmışın dışında şekillenmiş platformda ayakkabılar. Değil hareket etmek üzerinde durabilmenin bile güç olduğu bu ayakkabılar dansçıları oldukça zorlamış: bu ayakkabılar protez niteliğinde eklemlenmişler, dansçıların kasları bu ağır uzuvlarla biçim değiştirmiş, bedenlerinin algısı değişmiş, fiziksel ve duygusal olarak çöküş yaşanmış ve ortaya oldukça ‘garip’, ‘yabancı’ hareket tekniği olan yaratıklar çıkmış.
İstanbul’da 2005 kışında prova aşamasında ve daha sonra 2006 Temmuz’unda Fransa’da Montpellier Dans Festivali’nde izlediğim bu çalışma, seyretmeye başladığımdan itibaren zihnimde pek çok imgenin harekete geçmesine neden oldu. Kendimi tarih boyunca insanın yeryüzünde kendine bir hayat oluşturması, fiziksel koşullara ayak uydurarak gelişmesi, bunun içinde varlığını sürdürebilmesi, sürekli bir dönüşüm süreci yaşayarak çabalamaktan vaz geçmemesi gibi pek çok çağrışım bombardımanı içinde buldum: oyun, bu hikayeyi anlattığı için değil, aksine soyut bir minimalizm içinde herkes için başka anlamlar doğuracak imge zenginliği sayesinde benim de belleğimden bunlar çıktığı için.
...Ya da sanki insanların yaşadığı dünya bir şekilde yok olmuş, yeryüzü fiziksel koşullarını değiştirmiş ve bu garip ayakkabıların eklemlendiği bedenlerden farklı yaratıklar ortaya çıkmış. Ama sanki bu yaratıklar kendi çevre koşullarına ve kendi bedenlerine henüz yabancılar, bu yeni fizikselliklerine uyum sağlamaya çalışıyorlar, evrim geçiriyorlar. Dolayısıyla, yeni doğmuş bir tayın veya bir ceylanın ürkek tavırlarına benzeyen bir hareket kalitesi sergileniyor. Sürekli olarak denge aramaktan kaynaklanan bir ‘gerilim’ var. Bedenler sınırlarda dolaşıyor.
Günümüzdeki teknolojik gelişmelerle ‘post-insan’ kavramının sorgulandığı şu dönemde, Aydın Teker’in teknolojik olmayan ama yine de bu düşüncenin güçlü bir şekilde hissedildiği bu çalışmasında, mitolojik yaratıklardan Galapagos Adası’ndaki evrim harikalarına ve ‘mutant’lara uzanan, bedenin yeryüzüyle olan fiziksel ilişkisinin hikayesini bulmak mümkün; ve başka pek çok hikayeyi de. Size kalmış...
Türkiye’deki çağdaş dansın öncü ismi Aydın Teker’in aKabı adlı uluslararası ortak yapımı 2005 yılından beri Avrupa’nın çeşitli festivallerinde sergileniyor, Türkiye’den bir çağdaş dans örneği olarak ilgiyle kabul görüyor. Türk seyircisi ise nihayet iki yıl gecikmeli olarak bu çalışmayı izleme fırsatını 23 ve 24 Eylül’de yakalayacak. aKabı Bimeras Kültür Vakfı’nın düzenlediği iDANS çağdaş dans ‘solo’ festivalinin açılış gösterisi olarak programda yer alıyor.
aKabı’nın yapımı Bimeras (İstanbul), Alkantara (Lizbon) ve Spielzeiteuropa Berliner Festspiele (Berlin) işbirliğiyle gerçekleştirildi. Provalar yaklaşık iki yıl sürdü. Aydın Teker dansçılarıyla bir tür laboratuar niteliğinde bir çalışma süreci yaşadı. Teker, öncelikle üretim sürecine ortaya bir sorun koyarak başladı ve bundan sonra da birlikte bu sorunla başa çıkma yöntemleri geliştirdiler. aKabı’nın temelini bu sorun oluşturuyor: Yüksek ve alışılmışın dışında şekillenmiş platformda ayakkabılar. Değil hareket etmek üzerinde durabilmenin bile güç olduğu bu ayakkabılar dansçıları oldukça zorlamış: bu ayakkabılar protez niteliğinde eklemlenmişler, dansçıların kasları bu ağır uzuvlarla biçim değiştirmiş, bedenlerinin algısı değişmiş, fiziksel ve duygusal olarak çöküş yaşanmış ve ortaya oldukça ‘garip’, ‘yabancı’ hareket tekniği olan yaratıklar çıkmış.
İstanbul’da 2005 kışında prova aşamasında ve daha sonra 2006 Temmuz’unda Fransa’da Montpellier Dans Festivali’nde izlediğim bu çalışma, seyretmeye başladığımdan itibaren zihnimde pek çok imgenin harekete geçmesine neden oldu. Kendimi tarih boyunca insanın yeryüzünde kendine bir hayat oluşturması, fiziksel koşullara ayak uydurarak gelişmesi, bunun içinde varlığını sürdürebilmesi, sürekli bir dönüşüm süreci yaşayarak çabalamaktan vaz geçmemesi gibi pek çok çağrışım bombardımanı içinde buldum: oyun, bu hikayeyi anlattığı için değil, aksine soyut bir minimalizm içinde herkes için başka anlamlar doğuracak imge zenginliği sayesinde benim de belleğimden bunlar çıktığı için.
...Ya da sanki insanların yaşadığı dünya bir şekilde yok olmuş, yeryüzü fiziksel koşullarını değiştirmiş ve bu garip ayakkabıların eklemlendiği bedenlerden farklı yaratıklar ortaya çıkmış. Ama sanki bu yaratıklar kendi çevre koşullarına ve kendi bedenlerine henüz yabancılar, bu yeni fizikselliklerine uyum sağlamaya çalışıyorlar, evrim geçiriyorlar. Dolayısıyla, yeni doğmuş bir tayın veya bir ceylanın ürkek tavırlarına benzeyen bir hareket kalitesi sergileniyor. Sürekli olarak denge aramaktan kaynaklanan bir ‘gerilim’ var. Bedenler sınırlarda dolaşıyor.
Günümüzdeki teknolojik gelişmelerle ‘post-insan’ kavramının sorgulandığı şu dönemde, Aydın Teker’in teknolojik olmayan ama yine de bu düşüncenin güçlü bir şekilde hissedildiği bu çalışmasında, mitolojik yaratıklardan Galapagos Adası’ndaki evrim harikalarına ve ‘mutant’lara uzanan, bedenin yeryüzüyle olan fiziksel ilişkisinin hikayesini bulmak mümkün; ve başka pek çok hikayeyi de. Size kalmış...
No comments:
Post a Comment