Aylin Kalem
Son yıllarda Türkiye’de çağdaş dans alanında önemli ve sevindirici gelişmeler kaydediliyor. Ancak bu gelişmeleri Türk seyircisi pek fazla takip edemiyor. Bunun bir nedeni bu gelişmeleri geniş seyirci kitlesine ulaştıracak sürekli ve kapsamlı organizasyonların yer almaması; dolayısıyla, aslında Türkiye’de bir çağdaş dans seyircisinin ve kültürünün geliştirilmemesi. Bu durumda, tek tük sergilenen gösteriler hala sadece var olan küçük bir dans camiası (dans öğrencileri ve amatörleri, genç dansçılar, koreograflar) tarafından izleniyor. Bir diğer neden ise buna bağlı olarak koreografların işlerini daha çok yurtdışında gerçekleştirmeleri. Yurtdışı kaynaklı işbirlikleri, ortak yapımlar ve rezidans olanakları sayesinde çağdaş dans koreografları işlerini daha çok yurtdışı festivallerinde sergiliyorlar, sergileyebiliyorlar. Türk çağdaş dans alanında gerçekleşen son etkinliklerden biri de eylül ayında Lyon Dans Bienali’nde yer aldı: Genç bir topluluk olan Noland “Kağıt Gemi”adlı bir koreografiyi sergiledi.
Lyon Dans Bienali Avrupa dans çevresinde kapsamlı programı ve geniş seyirci kitlesiyle oldukça önemli bir yere sahip. 1984’ten beri düzenlenen bienal, direktörü Guy Darmet sayesinde Lyon şehrinin adeta simgesi olmuş. Lyon halkını dans ile tanıştırmakla kalmamış, aynı zamanda halkı dans etrafında buluşturmayı da başarmış. Meydanlarda düzenlenen halka açık atölyeler ve gösteriler sayesinde, çağdaş dans ve baleden hiphopa, flamenko ve tangoya kadar, dansın her türüne yer veren zengin programıyla, insanları dansla buluşturan balolarıyla ve on yıldır düzenlenen halkın da dahil edildiği geçit törenleriyle Lyon Dans Bienali üç hafta boyunca şehrin dinamiğini değiştiriyor. Lyon Saint-Exupéry Havaalanına iner inmez bienal görüntüleriyle karşılaşıyorsunuz; Rio Karnavalı niteliğindeki geçit törenlerinin yıl yıl görüntüleriyle. Bu yıl ilginç kıyafetler içinde 4500 kişinin Lyon sokaklarını doldurduğu bu törene İstanbul’dan bir çağdaş dans proje topluluğu olan Çıplak Ayaklar Kumpanyası da katıldı.
Bu yıl “kentler” teması etrafında düzenlenen bienalde beş kıtadan, 29 kentten topluluk yer aldı. 600 sanatçı 33 farklı mekanda 156 gösteri sundu. Noland ise “Kağıt Gemi”yle 21, 22 ve 23 Eylül’de Lyon’da sergilediği sağlam dans tekniği, akıcı dans kalitesi, naifliği, dolaysız sade anlatımı ve samimiyetiyle dikkat çekti ve organizasyon içi ve dışı eleştirilerde kendisinden övgüyle söz ettirdi.
“Kağıt Gemi” geniş seyirci kitlesine hitap ediyor. Ne anlatılmak istendiğini algılayamadığı için dans seyretmeye gitmeyenlerin bile bahane bulamayacakları türden bu çağdaş dans örneğinde bedenin mekan/zamanla ilişkisi gibi veya soyut kavramlar işlenmiyor. “Kağıt Gemi”’de çok sade ve dolaysız bir yolla bir hikaye anlatılıyor. Herkesin içinde olduğu ve hemen tanıyacağı bir İstanbul hikayesi bu: İstanbul’un hızlı, stresli iş temposu, iş dönüş trafiği ve kalabalığı, hareketli gece hayatı, geçmiş ve gelecek arasında sıkışmışlığı… Kısaca bu şehrin oluşturduğu bir dans anlatısı. İçinde video görüntüleri, çağdaş dans tekniği, teatral anlatımın da yer aldığı bu naif gösteri Lyon’da Dans Bienali kapsamında Lyon Opera Binası Amfi tiyatro sahnesinde izleyicilerden çok sıcak tepkiler aldı.
Ancak Noland’ın Lyon’a yolculuğu bir şans sonucu gelişiyor. “Kağıt Gemi”nin koreografı Esra Yurttut bu süreci şöyle dile getiriyor:
“Daha önce 2004’te Tuğçe Ulugün Tuna’nın Fransız Kültür Merkezi’nde sahnelenen “Rüyamda Gördüm” adlı koreografisinde dans etmiştim. O sıralarda tanıdığım Fransız Kültür Merkezi’nden Zeynep Peker’le Çıplak Ayaklar Dans Kumpanyası’nın “Kalon Kakon” adlı gösterisinin öncesinde, ben gösteri T-shirt’ü satarken yeniden karşılaştım. Onunla İstanbul’da genç gruplar için yeterli sahne bulunmaması üzerine ayaküstü konuşurken bana bir koreografi sergilemek istediğim takdirde Fransız Kültür Merkezi’nin sahnesini kullanabileceğimden bahsetti. Daha sonra yazın Aspat’ta Uğur Seyrek ile çalışırken telefon geldi ve Fransız Kültür Merkezi sahnesini, yapacağım yeni bir koreografi için kullanmam teklif edildi. Böylece 17 Kasım’da “Dürbün” adlı koreografiyi sergiledik. Fransız Kültür Ataşesi Arnaud Littardi gösteri sırasında çekilen bir kaydı Guy Darmet’ye göndermiş, böylece Lyon Dans Bienali’ne davet edildik ve Dans Buluşma’nın da desteğiyle “Kağıt Gemi”yi hazırladık.”
Verilen bu destekle İstanbul’un Lyon Dans Bienali’ne taşınma sürecini başlıyor. Aslında o kadar da zor değil. İş farkındalık ve duyarlılıkla başlıyor, paylaşımla devam ediyor. İstanbul’da özellikle genç dans gruplarının sahnesizlikten ve olanaksızlıklardan dolayı üretememe yakınmalarına biraz kulak vermek ve destek olmak bu genç topluluğu Lyon Dans Bienali’nin programına koreografisiyle dahil edilen ilk Türk topluluk yapıyor. Ve Noland Lyon’a “Kağıt Gemi”’yle İstanbul’u taşıyor.
İstanbul’da ne yazık ki bu kapsamda, yaklaşımda ve düzeyde düzenli bir dans festivali hala oluşturulamadı. CRR beş yıl boyunca düzenlediği birer haftalık uluslararası dans festivalini sürdür(e)medi. Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nin ise yıl aşırı gerçekleştirmek istediği bir dans festivali olanaksızlıklar yüzünden erteleniyor. Oysa IKSV yıllardır başarıyla düzenlediği çeşitli festivaller ve bienaliyle Türkiye’de sanatın gelişmesine öncü olan bir kurum. Dansa hak ettiği önemi ve özeni vermekte devlet ve özel sektör neden hala çekimser? Genç bağımsız pek çok dansçı var. İsteseler de bağımlı olamıyorlar, çünkü bağlanacakları yerler kısıtlı. Belirgin bir kültür ve sanat politikasının görülmediği ülkemizde yapılan bireysel ama önemli girişimlere destek vermeli. Türk çağdaş dansının yurtiçinde ve yurtdışında örneklerini sunacak daha pek çok “kağıt gemi” var. İstanbul’un “kültür başkenti” olmasına şunun şurasında ne kaldı? Uluslararası düzeyde ses getirecek kapsamlı bir dans festivalimiz olmadan mı gireceğiz yoksa 2010’a?
No comments:
Post a Comment