Aylin Kalem İşcen
Bu yıl, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 18 Mayıs – 4 Haziran tarihlerinde 13.sü düzenlenen Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali, dünya dans tiyatrosu platformunda oldukça ses getirmiş bir yapıta yer veriyor: Sasha Waltz’un 2000 yılında Scaubühne am Lehniner Platz topluluğu için gerçekleştirdiği “Körper” (Beden). 3 ve 4 Haziran’da Atatürk Kültür Merkezi’nde sunulacak olan bu eser, sahnede yarattığı güçlü ve çarpıcı imgelerle, seyircilerin belleğinden kolay kolay silinmeyecek.
Alman dansçı ve koreograf Sasha Waltz sadece 36 yaşında, ve çok kısa bir sanat yaşamı olmasına rağmen Almanya’ da, adını Pina Bausch’ un yanında yazdırmayı başaran tek sanatçı. Kendisine yeni Pina Bausch, yaptığı çalışmalara ise post-dans tiyatrosu denilmekte. Dans eğitimini Almanya, ABD ve Hollanda’da almış, kariyerine ise 1993 yılında Berlin’de Bethanien Artists House’da başlamış. Aynı yıl, Sasha Waltz and Guests topluluğunu kurmuş. Avrupa’da ve ABD’de gerçekleştirdiği başarılı turnelerinden sonra 1999-2000 sezonunda, Berlin’de, Alman politik sahnesinin simgesi otuz bir yıllık tiyatro Schaubühne am Lehniner Platz’a, Thomas Ostermeier ile birlikte sanat yönetmeni olarak atanmış. “Körper”, bu topluluğun sanat yönetmenliğine getirildikten sonra yaptığı ilk çalışma.
Sasha Waltz, 1999 yılında, mimar Daniel Libeskind’in ünlü Yahudi müzesinin açılışı için soykırımı ele alan bir çalışma yapmıştır. “Körper”, bu müze için yaptığı çalışmadan etkilenerek gerçekleştirdiği bir koreografisi. Bu yapıt, özellikle genetik cerrahi, estetik cerrahi, klonlama, organ trafiği, soykırım ve bunun gibi bedenle ilgili birçok sembolik imgelerle göze çarpıyor. Görüntülerin ürkütücülüğü insan bedenini insana yabancılaştırıyor. Yapıtı etkileyici kılan unsurlardan birisi imgelerin çıplak bir netlikle sergilenmesi. Aynı zamanda da, 20. yüzyıla damgasını vuran soykırım gerçeğinin kolektif hafızada harekete geçirilmesi.
Eser genel olarak beden ve onun temsil şekilleri üzerine odaklanıyor, öyle ki beden, adeta parçalara ayrılarak analiz ediliyor. Bu anlamda, eser bir laboratuar niteliği taşıyor. Bu anatomik incelemeden başka, yapıtta, ilkel hareket biçimlerini, ayinleri ve metamorfozları çağrıştıran imgeler de var. Kaynağını mitolojiden alan hayali bedenler gösteriliyor. Dolayısıyla, bedensel gerçekler ve hayali olgular yan yana yer alıyor. Hatta, insan bedeniyle ilgili şimdiye kadar var olan her türlü görüşün bir listesi sunuluyor sanki. Kısaca, “Körper”, insan türünün tarihi sürecinin bir tanığı işlevini yükleniyor. Bunun sonucu olarak da bu çarpıcı imgeler belleğimizi çağdaş beden üzerinde düşünmeye yönlendiriyor. Yapıt, kimi zaman saf bir dans gösterisi halini alıyor. Kimi zaman ise beden, çağdaş “yeni-kavramsal” çalışmaları andıran bir obje oluyor. Bedenler birbirlerinin derilerini avuçlayıp diğerlerini oradan oraya sürüklüyor, ya da üst üste yığılmış bedenler ürkütücü bir yavaşlıkla deviniyor. Beden, tüm maddeselliğiyle gözler önüne seriliyor. Özellikle, akıllardan silinmeyecek olan ilk sahne, insan türünün canlı bir freski gibi.
“Körper” bir üçlemenin ilk çalışmasıdır. Sasha Waltz, “Körper”’den sonra “S” adlı yapıtında cinsellik üzerine odaklanmıştır. Üçlemenin son çalışması olan “noBody”’de ise beden ötesi, yani ruh/enerji ile ilgilenmiştir.
1 comment:
Took me time to read all the comments, but I really enjoyed the article. It proved to be Very helpful to me and I am sure to all the commenters here! It’s always nice when you can not only be informed, but also entertained! alper mete uğurlu
Post a Comment